Tek Bölümlük Hikayeleriniz|Duyuru
4 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Tek Bölümlük Hikayeleriniz|Duyuru
Arkadaşlar, buraya yazdığınız tek bölümlük hikayeleri editleyeceğim.
Siz tek bölümlük hikayelerinizi bana yani edward_bella_irem'e özel mesaj yolu ile yollayın.
Tek bölümlük bir hikaye için yeni bir konu açılması kesinlikle YASAKTIR!
Sadece yorumlara açıktır. Hikayeyi bana yollamadan (onaylatmadan) yayınlatmak kesinlikle YASAKTIR!
Bilginize...
Her şey daha düzenli bir forum için.
Gün geçtikçe burası düzenlenecektir!
~Yönetim.
Siz tek bölümlük hikayelerinizi bana yani edward_bella_irem'e özel mesaj yolu ile yollayın.
Tek bölümlük bir hikaye için yeni bir konu açılması kesinlikle YASAKTIR!
Sadece yorumlara açıktır. Hikayeyi bana yollamadan (onaylatmadan) yayınlatmak kesinlikle YASAKTIR!
Bilginize...
Her şey daha düzenli bir forum için.
Gün geçtikçe burası düzenlenecektir!
~Yönetim.
En son edward_bella_irem tarafından Paz Mart 07, 2010 1:14 am tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Geri: Tek Bölümlük Hikayeleriniz|Duyuru
HAYAT
İrkilerek uyandığında saat gece yarısını geçmişti. Gördüğü rüyanın etkisinden kurtulmak için başını sağa sola salladı. Bir daha rüya görmemek için uyumadı. Kendisini iyi hissetmiyordu. Işığı açmadı. Pencerenin önüne doğru yavaş adımlarla yürüdü. Eşyalara tutunarak gidebiliyordu anca. Pencereye ulaştığında içini çekti ve pencere gıcırtıyla açıldı. Esen serin rüzgârla beraber titredi. Ne kadar düşünmek istemese de o kaza aklına geliyordu hep. Bursa’da yaptığı o korkunç kaza… Dikkatsizliği yüzünden olmuştu… Annesi ve babasını o kazada yitirmişti. Kendisini suçluyor, her gün o korkunç kazayı rüyasında görüyordu. Yine ağlamaya başladı. Ağlaması hıçkırıklara dönüştü. Ama sonra birden güçlü kalması gerektiği sözü aklına geldi. Pencereyi kapattı. Eşyalara tutuna tutuna banyoya gitti ve yüzünü yıkadı. Uyumayacaktı. Mutfağa indi ve kendine bir bardak kahve yaptı. Elinde kahveyle beraber eski rengi soluk kırmızı koltuğa kendini attı. Oturmak onun için uyumaktan daha iyiydi. Esneyerek kumandayı aldı ve televizyonu açtı. Günlük haberlerden sıkılmıştı. Cinayetler, saldırılar, yaralanmalar, TRAFİK KAZALARI… Bir çırpıda televizyonu kapattı ve tekrar düşünmeye başladı. Saatler geçiyordu ama ona zaman durmuştu… Hiçbir şeyle alakası yoktu. Hayattan kendini soyutlamıştı. Havanın aydınlandığını ve kuşların ötüşlerini duyunca acıyla gülümsedi. Eskiden ne çok severdi kuşların ötüşlerini… Ama artık yoktu… Hiçbir şey… Biraz hava alması gerektiğine karar verdi. Üstüne düzgün bir şeyler giymek için odasına çıktı. Aynaya bakmayalı kaç gün olmuştu? Dört ya da beş? Belki de bir hafta. Aynanın karşısına geçerek kendini inceledi. On yıl daha yaşlı gözüküyordu. Gözlerinin altı morlaşmış, yanaklarındaki pembelik solmuştu ve elmacık kemikleri iyice belli oluyordu. Saçları birbirine girmişti. Yüzüne dokunmayacaktı ama saçlarına bir şeyler yapması gerektiğine karar verdi. Saçlarını taradı ve gelişi güzel topladı. Şimdi daha iyi görünüyordu. Altına bir kot pantolon üstüne de ince bir tişört giydi. Hava ılıktı çünkü… Mayıs ayıydı… Üstüne ince ceketini giydi ve spor ayakkabılarını ayağına geçirdi. Kendisini hemen sokağa attı. Saatine baktı. Saat sekiz olmuştu. Kaç gündür uyumuyordu? Ya da sürekli uykusundan mahrum kalıyordu? Aldırış etmedi ve bu güzel güne uymaya çalıştı. İnsanlar işlerine gidiyorlardı. Geç kalanların telaşını izlemek onu her zaman güldürmüştü fakat şimdi sadece buruk bir şekilde gülümseyebiliyordu. Nereye gideceğini gayet iyi biliyordu. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi… Oradan mezundu. Zaten evi Fatih’teydi. Yakındı… Orayı seviyordu. Ta ki o korkunç kaza olana dek. Kazadan sonra kan görmeye dayanamadı. Okuldan ayrıldı. O korkunç kaza, tüm hayatını mahvetmişti. Önce ailesini sonra okulunu ve yavaş yavaş da hayatını emiyordu bu kaza… Yürümeye başladı. Bir yandan da yarı mazotlu havayı içine çekiyordu. İstanbul kokusuydu bu… İstanbul’u seviyordu… Eskiden… Etrafındaki insanlara baka baka geldiğinin farkına varmamıştı. Kocaman okulu görünce içini çekti. Beyaz önlüklü öğrenciler binaya girip çıkıyorlardı. Bir an onların yerinde olmak istedi. Yeniden başlamak istedi hayatına. Tabelayı belki de yüz binlerce kez okudu ama doyamadı. Tekrar okumak, bir an önce doktor olmak istedi. Bunları düşünürken önünden bir ambulans geçti. Ambulansların sesini özlemediğin fark etmesi fazla uzun sürmedi. Rastgele banklardan birisine oturdu ve okulunu incelemeye devam etti. Eski okulunu… Her şeyin eski olduğu gibi… Eski okulunu… “Kimi bekliyorsun?” Sorusuyla irkildi ve seslenen kişiyi bulmaya çalıştı. Saatlerdir aynı yere bakmaktan boynu tutulmuştu. Bacakları da uyuşmuştu. Kan dolaşımının yeniden başladığını hissetti. “Kimseyi.” Diye cevap verdi çan gibi sesiyle. “O zaman burada bu saatte oturmamalısın. Gece burası pek iyi olmuyor.” Saatin kaç olduğunun o zaman farkına varabilmişti. Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Kendisini yeniden doğmuş gibi hissediyordu. Eski okulu ve bir öğrencisiyle konuşması onu çok mutlu etmişti. “Tavsiyen için çok teşekkür ederim.” Diye mırıldandı. “Bir şey değil. İyi geceler.” “Size de…” öğrencinin yardım etme tutkusu ona iyi gelmişti. Öğrenci arkasını dönüp binaya doğru uzaklaştı. İçini çekti yeniden. Yavaşça banktan kalktı ve gerindi. Saatlerdir okuluna bakıyordu. Burayı özlemişti. Geriye dönüp yürümeye başladı. Karanlığın arasında kaybolurken bir kıkırdama geldi…
~SON~
İrkilerek uyandığında saat gece yarısını geçmişti. Gördüğü rüyanın etkisinden kurtulmak için başını sağa sola salladı. Bir daha rüya görmemek için uyumadı. Kendisini iyi hissetmiyordu. Işığı açmadı. Pencerenin önüne doğru yavaş adımlarla yürüdü. Eşyalara tutunarak gidebiliyordu anca. Pencereye ulaştığında içini çekti ve pencere gıcırtıyla açıldı. Esen serin rüzgârla beraber titredi. Ne kadar düşünmek istemese de o kaza aklına geliyordu hep. Bursa’da yaptığı o korkunç kaza… Dikkatsizliği yüzünden olmuştu… Annesi ve babasını o kazada yitirmişti. Kendisini suçluyor, her gün o korkunç kazayı rüyasında görüyordu. Yine ağlamaya başladı. Ağlaması hıçkırıklara dönüştü. Ama sonra birden güçlü kalması gerektiği sözü aklına geldi. Pencereyi kapattı. Eşyalara tutuna tutuna banyoya gitti ve yüzünü yıkadı. Uyumayacaktı. Mutfağa indi ve kendine bir bardak kahve yaptı. Elinde kahveyle beraber eski rengi soluk kırmızı koltuğa kendini attı. Oturmak onun için uyumaktan daha iyiydi. Esneyerek kumandayı aldı ve televizyonu açtı. Günlük haberlerden sıkılmıştı. Cinayetler, saldırılar, yaralanmalar, TRAFİK KAZALARI… Bir çırpıda televizyonu kapattı ve tekrar düşünmeye başladı. Saatler geçiyordu ama ona zaman durmuştu… Hiçbir şeyle alakası yoktu. Hayattan kendini soyutlamıştı. Havanın aydınlandığını ve kuşların ötüşlerini duyunca acıyla gülümsedi. Eskiden ne çok severdi kuşların ötüşlerini… Ama artık yoktu… Hiçbir şey… Biraz hava alması gerektiğine karar verdi. Üstüne düzgün bir şeyler giymek için odasına çıktı. Aynaya bakmayalı kaç gün olmuştu? Dört ya da beş? Belki de bir hafta. Aynanın karşısına geçerek kendini inceledi. On yıl daha yaşlı gözüküyordu. Gözlerinin altı morlaşmış, yanaklarındaki pembelik solmuştu ve elmacık kemikleri iyice belli oluyordu. Saçları birbirine girmişti. Yüzüne dokunmayacaktı ama saçlarına bir şeyler yapması gerektiğine karar verdi. Saçlarını taradı ve gelişi güzel topladı. Şimdi daha iyi görünüyordu. Altına bir kot pantolon üstüne de ince bir tişört giydi. Hava ılıktı çünkü… Mayıs ayıydı… Üstüne ince ceketini giydi ve spor ayakkabılarını ayağına geçirdi. Kendisini hemen sokağa attı. Saatine baktı. Saat sekiz olmuştu. Kaç gündür uyumuyordu? Ya da sürekli uykusundan mahrum kalıyordu? Aldırış etmedi ve bu güzel güne uymaya çalıştı. İnsanlar işlerine gidiyorlardı. Geç kalanların telaşını izlemek onu her zaman güldürmüştü fakat şimdi sadece buruk bir şekilde gülümseyebiliyordu. Nereye gideceğini gayet iyi biliyordu. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi… Oradan mezundu. Zaten evi Fatih’teydi. Yakındı… Orayı seviyordu. Ta ki o korkunç kaza olana dek. Kazadan sonra kan görmeye dayanamadı. Okuldan ayrıldı. O korkunç kaza, tüm hayatını mahvetmişti. Önce ailesini sonra okulunu ve yavaş yavaş da hayatını emiyordu bu kaza… Yürümeye başladı. Bir yandan da yarı mazotlu havayı içine çekiyordu. İstanbul kokusuydu bu… İstanbul’u seviyordu… Eskiden… Etrafındaki insanlara baka baka geldiğinin farkına varmamıştı. Kocaman okulu görünce içini çekti. Beyaz önlüklü öğrenciler binaya girip çıkıyorlardı. Bir an onların yerinde olmak istedi. Yeniden başlamak istedi hayatına. Tabelayı belki de yüz binlerce kez okudu ama doyamadı. Tekrar okumak, bir an önce doktor olmak istedi. Bunları düşünürken önünden bir ambulans geçti. Ambulansların sesini özlemediğin fark etmesi fazla uzun sürmedi. Rastgele banklardan birisine oturdu ve okulunu incelemeye devam etti. Eski okulunu… Her şeyin eski olduğu gibi… Eski okulunu… “Kimi bekliyorsun?” Sorusuyla irkildi ve seslenen kişiyi bulmaya çalıştı. Saatlerdir aynı yere bakmaktan boynu tutulmuştu. Bacakları da uyuşmuştu. Kan dolaşımının yeniden başladığını hissetti. “Kimseyi.” Diye cevap verdi çan gibi sesiyle. “O zaman burada bu saatte oturmamalısın. Gece burası pek iyi olmuyor.” Saatin kaç olduğunun o zaman farkına varabilmişti. Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Kendisini yeniden doğmuş gibi hissediyordu. Eski okulu ve bir öğrencisiyle konuşması onu çok mutlu etmişti. “Tavsiyen için çok teşekkür ederim.” Diye mırıldandı. “Bir şey değil. İyi geceler.” “Size de…” öğrencinin yardım etme tutkusu ona iyi gelmişti. Öğrenci arkasını dönüp binaya doğru uzaklaştı. İçini çekti yeniden. Yavaşça banktan kalktı ve gerindi. Saatlerdir okuluna bakıyordu. Burayı özlemişti. Geriye dönüp yürümeye başladı. Karanlığın arasında kaybolurken bir kıkırdama geldi…
~SON~
Edit:
Hikayeyi yazan: Huriye İrem Vurgeç (E.B.İ)
Tarih: 07.03.2010
İsmi: Hayat
Geri: Tek Bölümlük Hikayeleriniz|Duyuru
Çok güzel olmuş tebrikler.
crazy_crazy_girl- Yeni Üye
- Mesaj Sayısı : 2
Kayıt tarihi : 16/03/10
Yaş : 33
Nerden : Antalya
Geri: Tek Bölümlük Hikayeleriniz|Duyuru
vay canına
irem süperdi bölüm
ve acıklıydı ya
bence bu tek bölümlük hikaye tam bir hikaye olabilir.
okula tekrardan gelir.O öğrenciyle sevgili falna olur
bence süper olur...
tabii sana kalmış bir şey.
ben beğendim açıkcası.
ellerine sağlık canım
SEvgiler Aydan K.
irem süperdi bölüm
ve acıklıydı ya
bence bu tek bölümlük hikaye tam bir hikaye olabilir.
okula tekrardan gelir.O öğrenciyle sevgili falna olur
bence süper olur...
tabii sana kalmış bir şey.
ben beğendim açıkcası.
ellerine sağlık canım
SEvgiler Aydan K.
Geri: Tek Bölümlük Hikayeleriniz|Duyuru
Beğendiğin için çok teşekkür ederim tatlım. (:crazy_crazy_girl demiş ki:Çok güzel olmuş tebrikler.
Geri: Tek Bölümlük Hikayeleriniz|Duyuru
Belki de var olan bir hikayemden dolayı olsa gerek canım, hikaye tek bölümlük kalsın. (:Admin demiş ki:vay canına
irem süperdi bölüm
ve acıklıydı ya
bence bu tek bölümlük hikaye tam bir hikaye olabilir.
okula tekrardan gelir.O öğrenciyle sevgili falna olur
bence süper olur...
tabii sana kalmış bir şey.
ben beğendim açıkcası.
ellerine sağlık canım
SEvgiler Aydan K.
Ama sonralar ne getirir bilemem tabi. (:
teşekkürler beğendiğin için Aydan'cım..
Geri: Tek Bölümlük Hikayeleriniz|Duyuru
"crazy_crazy_girl" adlı üyemizin hikayesi: Son Savaş
İyi eğlenceler! Bol yorumlar!
~
İyi eğlenceler! Bol yorumlar!
~
Son Savaş
O bana yaklaştıkça vücuduma yayılmış adrenalin yerini korkuya bırakmıştı. Bunu yapamayacaktım. Bu savaşı kazanamazdım. Çevremdeki herkes onun artık sevdiğim kişi olmadığını söylerken ben onun hala içerde bir yerlerde olduğuna inanmıştım. Gözlerinin içine baktım. İnsanlığından bir parça görsem, ruhuna duyduğum şüphe bir saniye için kaybolsa kollarına koşar ve geçmişteki hatalarının hiç önemli olmadığını söylerdim. Onu hala sevdiğimi de söylerdim. Yaşadığımız her şeyden sonra ona hala inandığımı, sonsuzluğun her bir gününde onunla birlikte olmak istediğimi haykırırdım. Bir ışık, bir umut görebilmek için kan kırmızısı gözlerine baktım. Tek elde ettiğim içimi delip geçen sert bakışlarıydı. Uğruna ölebileceğim bakışlar…
“Bunu yapmak zorunda değilsin.” Dedi düz bir sesle. Yapmak istiyor muyum? Hayır. Zorunda mıyım? Kesinlikle.
“Bunun yanlış olduğunu biliyorsun. Lütfen, sana yalvarıyorum. Ruhuna bak ve yaptığın şeyleri sorgula.” Olmayan ruh doğru ve yanlışın ayrımını yapamazdı.
“Yani yanımda değilsin.” O lanet günden beri olduğu gibi o duygusuz ses tonunu kullanıyordu.
“Hayır yanındayım. Hep öyleydim hep öyle olacağım. Ama bu yaptığın katliamlara göz yummamı gerektirmez.”
Bir an sadece bir an gözlerinde eski halini gördüm ama o da uçup gitti. İstediğim kanıt bu değil miydi?
“Lütfen” diye fısıldadım. “Lütfen bunu bize yapma.”
Kırmızı gözleri sertleşti. Anlamıştım, konuşma bitmişti. Kendi sonunu kendin hazırladın şimdi yüzleş dedim kendi kendime. Umutsuzca ölümü beklemeye başladım. Yaklaştı, yaklaştı. Aramızda yalnızca santimler kala durdu. Durdu ve hayatının hatasını yaptı. Arkamdaki binaya saklanmış olan Carter, onu duvara yapıştırdı. Varter onu parçalara ayırıp yakmadan önce göz göze geldik.
“Haklıymışsın, ruhuma daha önceden bakmalıydım. Bu yanlış.” Fısıldamıştı ama sözleri beynimde adeta çığlık gibi yankılanıyordu.
İstese Carter’ı tek hamlede ikiye bölebilirdi ama yapmadı. Carter’ın saldırılarına da karşılık vermedi. Savaş, hayatın için savaş diye bağırmak istedim ama yapamadım. İşini bitirdikten sonra Carter, bana bakmadan “Gece yarısı benimle buluş.” Dedi ve karanlığın içinde kayboldu.
Küllerinin olduğu yere gittim. Kendimi hala kor halinde olan ateşin üstüne attım. Vücut sıcaklığım ateşe hemen söndürmüştü.
Başından beri haklıydım. O hiçbir zaman ruhunu kaybetmemişti. Sadece yolunu bulmakta zorlanıyordu. Kendimden nefret ediyordum. İstediğim kanıtı bulmuştum. Bunu gözlerinde görmüştüm. Neden bağırmamıştım seni hala seviyorum diye. Neden söylememiştim ondan hiç şüphe duymadığımı ve hâlâ ona inandığımı.
“Sonsuzluğun her gününü seninle geçirmek istiyorum. Her günün seni isteyeceğim.” Çığlığım geceyi bıçak gibi kesmişti. Evet, geçmişte hatalar yapmıştı. Hangimiz yapmamıştık ki? Ve evet, hep onun yanında olmuştum ama neden bugün değildim? Onu her şeyden çok istemiştim, her şeyden çok sevmiştim. Belki o da beni istemişti ama artık çok geçti. Çünkü o gitmişti…
O bana yaklaştıkça vücuduma yayılmış adrenalin yerini korkuya bırakmıştı. Bunu yapamayacaktım. Bu savaşı kazanamazdım. Çevremdeki herkes onun artık sevdiğim kişi olmadığını söylerken ben onun hala içerde bir yerlerde olduğuna inanmıştım. Gözlerinin içine baktım. İnsanlığından bir parça görsem, ruhuna duyduğum şüphe bir saniye için kaybolsa kollarına koşar ve geçmişteki hatalarının hiç önemli olmadığını söylerdim. Onu hala sevdiğimi de söylerdim. Yaşadığımız her şeyden sonra ona hala inandığımı, sonsuzluğun her bir gününde onunla birlikte olmak istediğimi haykırırdım. Bir ışık, bir umut görebilmek için kan kırmızısı gözlerine baktım. Tek elde ettiğim içimi delip geçen sert bakışlarıydı. Uğruna ölebileceğim bakışlar…
“Bunu yapmak zorunda değilsin.” Dedi düz bir sesle. Yapmak istiyor muyum? Hayır. Zorunda mıyım? Kesinlikle.
“Bunun yanlış olduğunu biliyorsun. Lütfen, sana yalvarıyorum. Ruhuna bak ve yaptığın şeyleri sorgula.” Olmayan ruh doğru ve yanlışın ayrımını yapamazdı.
“Yani yanımda değilsin.” O lanet günden beri olduğu gibi o duygusuz ses tonunu kullanıyordu.
“Hayır yanındayım. Hep öyleydim hep öyle olacağım. Ama bu yaptığın katliamlara göz yummamı gerektirmez.”
Bir an sadece bir an gözlerinde eski halini gördüm ama o da uçup gitti. İstediğim kanıt bu değil miydi?
“Lütfen” diye fısıldadım. “Lütfen bunu bize yapma.”
Kırmızı gözleri sertleşti. Anlamıştım, konuşma bitmişti. Kendi sonunu kendin hazırladın şimdi yüzleş dedim kendi kendime. Umutsuzca ölümü beklemeye başladım. Yaklaştı, yaklaştı. Aramızda yalnızca santimler kala durdu. Durdu ve hayatının hatasını yaptı. Arkamdaki binaya saklanmış olan Carter, onu duvara yapıştırdı. Varter onu parçalara ayırıp yakmadan önce göz göze geldik.
“Haklıymışsın, ruhuma daha önceden bakmalıydım. Bu yanlış.” Fısıldamıştı ama sözleri beynimde adeta çığlık gibi yankılanıyordu.
İstese Carter’ı tek hamlede ikiye bölebilirdi ama yapmadı. Carter’ın saldırılarına da karşılık vermedi. Savaş, hayatın için savaş diye bağırmak istedim ama yapamadım. İşini bitirdikten sonra Carter, bana bakmadan “Gece yarısı benimle buluş.” Dedi ve karanlığın içinde kayboldu.
Küllerinin olduğu yere gittim. Kendimi hala kor halinde olan ateşin üstüne attım. Vücut sıcaklığım ateşe hemen söndürmüştü.
Başından beri haklıydım. O hiçbir zaman ruhunu kaybetmemişti. Sadece yolunu bulmakta zorlanıyordu. Kendimden nefret ediyordum. İstediğim kanıtı bulmuştum. Bunu gözlerinde görmüştüm. Neden bağırmamıştım seni hala seviyorum diye. Neden söylememiştim ondan hiç şüphe duymadığımı ve hâlâ ona inandığımı.
“Sonsuzluğun her gününü seninle geçirmek istiyorum. Her günün seni isteyeceğim.” Çığlığım geceyi bıçak gibi kesmişti. Evet, geçmişte hatalar yapmıştı. Hangimiz yapmamıştık ki? Ve evet, hep onun yanında olmuştum ama neden bugün değildim? Onu her şeyden çok istemiştim, her şeyden çok sevmiştim. Belki o da beni istemişti ama artık çok geçti. Çünkü o gitmişti…
En son edward_bella_irem tarafından Paz Mart 21, 2010 3:17 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Geri: Tek Bölümlük Hikayeleriniz|Duyuru
Hadi, ilk yorumun da benden olsun canım.
Hikayen bir harika! (:
Bayıldım doğrusu!
Daha nice nice bölümlere inşallah.. (:
Devamını bekliyorum-z-.
Hikayen bir harika! (:
Bayıldım doğrusu!
Daha nice nice bölümlere inşallah.. (:
Devamını bekliyorum-z-.
Geri: Tek Bölümlük Hikayeleriniz|Duyuru
vay canına
değişik bir bölümdü
gerçekten çok sevdim.
ellerine sağlık canım
başarılarının devamını dilerim.
Sevgiler Aydan K.
değişik bir bölümdü
gerçekten çok sevdim.
ellerine sağlık canım
başarılarının devamını dilerim.
Sevgiler Aydan K.
Tek Bölümlük Hikayeler|Duyuru
Duyuru
Arkadaşlar bundan sonra bölüm koymak için izin almanıza gerek yok. Bölümünüzü yazın ve koyun. Ama bu şu demek oluyor değil...
Ben her bölümü titizlik ile arıyacağım ve emin olun için +18lik birşeyler bulduğumda, küfür bulduğumda bu direk uyarı olarak size döncek.
Yönetim
Arkadaşlar bundan sonra bölüm koymak için izin almanıza gerek yok. Bölümünüzü yazın ve koyun. Ama bu şu demek oluyor değil...
Ben her bölümü titizlik ile arıyacağım ve emin olun için +18lik birşeyler bulduğumda, küfür bulduğumda bu direk uyarı olarak size döncek.
Yönetim
seda_hilall- Yardımcı Admin
- Mesaj Sayısı : 89
Kayıt tarihi : 05/07/10
Yaş : 32
Nerden : İstanbul
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz